Kayıtlar

Her şey yolumda

Yeni bir kitabı okumaya başlar başlamaz dikkatlice özgeçmişi okurum. Yazarın ilk eserini kaç yaşında iken sunduğunu hesaplar eğer gençlik yıllarının başında ise içime bir sıkıntı çöker, hele bir de lise döneminde öyküleri falan varsa tatlı bir haset de eklenir.  Az önce Engin Geçtan ile yapılan söyleşilerin derlendiği ‘’Seyyar’’ı okurken, bir kurgu olmaksızın da yazacaklarım olduğu fikri geldi. Seyahat etmeye başladığım yıldan beri beni dönüştüren deneyimlere dönüp bakınca, onları olduğu haliyle anlatmanın  hayalimde yarattığım bir kurgudan daha çok duygu yaratabileceğine karar verdim. Dilerim yolumdan paylaştıklarımla hayalleriniz için omuzunuzda bir el olurum, bu yazılar aracılığı ile başka bir yol mümkün olabilir mi? diye sormaktan vazgeçmediğimiz deneyimlerde buluşuruz. Şu anda olduğumuz kişinin yaşamda nasıl var olduğunu belirleyen onlarca etken sıralayabiliriz. Genetik faktörler, özellikle ilk 5 yıl etkileşimde olduğumuz ortam, bakım verenlerin ruhsal iyilik halleri vs gibi.

Pencerem,balkonlar ve bayraklar

Resim
Penceremden fırının sabah kokusu ile sokağın sesleri sarılıp doluyor odama. Balkonları kırmızıya boyamış komşular, umutla dans ediyor bayraklar rüzgarla anlaşmış. İçinde çocuk olan evler burdayım diyor bugün, oralar daha bi kırmızı daha bi bayram. Yanımızda yöremizdeki balkonların hemen hemen hepsinde boydan boya perdeler var, rahat edecekleri kadar açıyor komşularım. Sabah güneşini almak istediklerinde başka, ikindin çayında ve akşamları başka oluyor perdelerin açıklığı. Hoşuma gidiyor izin verdikleri kadar onları görmek, şimdi bir dirseği demire dayalı keyif çayını yudumluyor mesela biraz perdenin ardına saklanan amca. Bordo yakışmış. Sen de beni görüyor musun acaba? Masamdaki sarı çiçekleri görmeni isterdim. Gülümsediler, çayları kimin tazeleyeceği ile ilgili küçük bir atışma olmuştur belki. ''Haydi ben koyarım ya otur sen..'' Kıyamam sana demenin açık çay hali. Çocuklar da çok seviyor balkonları, yarı sokak gibi diye belki de. Esen rüzgara, sokağın hareketine b

Az pirinçli sütlaç gibi hissetme tarifi

Resim
Merhaba, Haftanın ilk günü, tazecik sabah. Annem saçlarımı bigudilere sardı, sararken de ''gençliğimden beri kıvırcık severim,benimkiler düz diye midir nedir?'' dedi. Aklıma beynin yaşadığı mahallenin -sinir sistemimizin- çeşitliliği sevdiğini getirdi. Bazen değişiklik ister kahkül kestiririz, bazen de kanepenin yerini değiştiririz. Bunun bize iyi geldiğini bilmek için makaleler okumamıza da gerek yoktur, açalım mesela şimdi pencerelerimizi -içerinin havası değişsin deriz hani- bu bile şu an ihtiyacımız olan değişiklik olabilir. Bunu kendimize ne kadar sunuyoruz bir düşünelim. Neleri otomatik pilotta yapıyoruz, hangi sıklıkla başka bir yola şans tanıyoruz? Dünyayı gezme hayalimiz var diyelim, ne güzel. Peki başka sokaklara böyle merak duyarken eve neden hep aynı yoldan- eğer öyleyse- gideriz? Bir paralel sokakta renkli bir balkonun demirlerinden gelen geçene bakan miskin kediyle göz göze gelme ihtimalini neden değerlendirmeyiz? Başka kaldırımlardan yürümek, düşünme

Sıradaki şarkı bana gelsin

Resim
Merhabalar, 3 hafta önce yapmayı en çok sevdiğim şey için bir rutin belirledim. Her pazartesi bloguma kısa da olsa yazacağım dedim. Bu yazının konusu perşembe günü şarkılar eşliğinde makineyi yerleştirirken geldi aklıma. Çalacak şarkıları ben seçiyordum her seferinde ( bu tabi işleri tamamlama süremi biraz etkiliyor :) ) Bir an durdum, ''otomatik çalsın çalan şarkı da bana gelsin!''dedim. Kimseden hatırlanma beklemeden, sitemsiz,çabasız tertemiz. O an bir sürprize ihtiyacın var belki, hep dinlediklerin dışında bir ses melodi duymak sana iyi gelecek. Kim bunu o an için tespit edip ihtiyacını karşılayabilir? İhtiyacını görmek ve bunun için bir şey yapmak ne demek?  Bugünün sorusu şu, sıradaki şarkıyı kendine armağan ediyor musun? Bunun anlamı ne olabilir? Nereye dokunur içimizde? Nereyi sarar ? Erich Fromm, Sevme Sanatı'nda beni çok etkileyen bir sevgi tanımı var; ''Sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz etken ilgidir .

Tekrar görüştüğümüzde

Resim
Hasret kaldık değil mi? Sevdiklerimizi, görür görmez yanağından fıstık almak istediğimiz insanları ekrandan görmek durumundayız günlerdir. Sarmak, dokunmak, koklamak, ışıl ışıl gözlerine bakmak isterken ''görüntülü ara'' ya basmak dışında bir şey gelmiyor elden. Kahkaları mekanik haliyle duyarken, yaptığımız yemeğin tadına dahi baktıramıyoruz belki. Öylesine yalnızız ya da ev çok kalabalık, sürekli bir yemek yapma bulaşık yıkama, temizleri yerleştirme hali. Balkon bugün yıkanmadı'yı annen hala nasıl dert ediyor diye kendi kendini yiyorsun belki. Evde nasıl bıkmadan haberleri takip ediyor bu babam ya diyip odanın kapısını açık unutan kardeşinde kalıyor tüm ihale. Hepimizde başka bi hikaye . Bazen kızsan da akşamları tepsiye komşular için de çay bardağı koyuyor olmak güzelmiş, Önceden çok söylendiğin şeylere yutkunuyor musun sen de bu ara?  Markette kasada işi biraz uzayana söylendik, işini kendi hızında yapan kasiyere söylendik, annemizin komşularla konu

Burada mısın?

Resim
Merhaba, Bizim için bir yazı yazdım balkonda güneşlenirken. Uzun,derin,geniş bir nefes alıp boşalttıktan sonra hazırım seninle paylaşmaya. Dün whatsapp gruplarını,instagramı,haberleri evde bırakıp bisikletimle açık havaya çıktım. Burası küçük bir yer ve temassız hareket edebileceğimiz alanlar var, çok dikkat ederek kısıtlı sürelerde bunu değerlendiriyorum. Bisikleti sürerken pedalı bazen hırsla çevirdiğimi fark ettim, bazen de yavaşladığımı. İki durumda da tavrımı izlemek çok  hoşuma gitti. Bu dönem kendimi gözlemlerdeyim, yargılamadan,çekiştirmeden bakıyorum elim kolum nasıl hareket ediyor konuşurken? Evde birinin sesi yükseldiğinde nasıl nefes alıp veriyorum? Hoş olmayan duygular hissettiğimde yöneldiğim şey ne oluyor? Bakınıyorum. Bir nevi kendime yolculuk, çekiliş yok kura yok. Bedava. Kendini gözlemek, ihtiyacın olan tek şey sen. Sahil boyunca koşan 5 litrelik su şişesi kadar, pembe dilli bir köpek gördüm.Bi evi varmış da ondan vazgeçmişler gibiydi. O kendi ge

1.sınıfa başlayacak çocukların daha rahat bir ilk yıl deneyimi için duyusal oyun tavsiyeleri

Resim
        Okul çağı denildiğinde akla ilk olarak belki de en yoğun hissedilen dönem olduğu için 1. sınıf geliyor. Anneler-babalar çocukları ve kendileri için başlayacak bu yeni macera öncesinde biraz endişeli bir yaz geçiriyorlar. Şimdi benim tavsiyem bir an durup sadece derin bir nefes alıp arkalarına yaslanmaları.Çünkü çocuğunuzu okulun ilk yılında destekleyebilecek pek çok planlaması,oynaması kolay aktivite önerisi birazdan sizlerle buluşacak :) Ben bu oyunlara ''ulaşılabilir oyun'' ismini verdim, günlük rutininize kolaylıkla simidin üzerindeki susamlar gibi serpiştirebileceğiniz aktiviteler. Çocuğunuzun okulun ilk yılında ihtiyacı olan en büyük şey aslında önceki yıllarla aynı, bolca oyun oynamak! Sadece bu sefer biraz daha amaca yönelik aktiviteler ile okulu destekleyici ögeler eklenmesinde fayda var.İnternet denizinde bu konuyla ilgili onlarca yazıya ulaşabilirsiniz; bu yazıda aktivite örneklerine ek olarak duyusal sistemlerin işleyişinden bahsetmek isted