Sıradaki şarkı bana gelsin


Merhabalar,

3 hafta önce yapmayı en çok sevdiğim şey için bir rutin belirledim. Her pazartesi bloguma kısa da olsa yazacağım dedim. Bu yazının konusu perşembe günü şarkılar eşliğinde makineyi yerleştirirken geldi aklıma. Çalacak şarkıları ben seçiyordum her seferinde ( bu tabi işleri tamamlama süremi biraz etkiliyor :) ) Bir an durdum, ''otomatik çalsın çalan şarkı da bana gelsin!''dedim. Kimseden hatırlanma beklemeden, sitemsiz,çabasız tertemiz. O an bir sürprize ihtiyacın var belki, hep dinlediklerin dışında bir ses melodi duymak sana iyi gelecek. Kim bunu o an için tespit edip ihtiyacını karşılayabilir? İhtiyacını görmek ve bunun için bir şey yapmak ne demek?





 Bugünün sorusu şu, sıradaki şarkıyı kendine armağan ediyor musun? Bunun anlamı ne olabilir? Nereye dokunur içimizde? Nereyi sarar?

Erich Fromm, Sevme Sanatı'nda beni çok etkileyen bir sevgi tanımı var; ''Sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz etken ilgidir.

'' Kendimi seviyor muyum? sorusuna vereceğimiz cevaplar subjektif olsa da, ilgi gösterip göstermediğimiz çok daha açık ve ortada. Burada bahsettiğim gerçek, etken bir ilgi. Uzun zamandır geçmeyen diz ağrım var kime danışabilirim?Dizimde gerçekten neler oluyor? Hiç susmayan zihnime iyi gelecek bir şey bulabilir miyim? Odamı daha düzenli temizleyip havalandırsam uykularım rahatlar mı?Güneşin tenime temas etmesi için bir alan oluşturabilir miyim? Her bir hücremin beni yaşatmak için ihtiyacı olan suyla ilişkim nasıl? Dolabımda öyle çok eşya var ki hepsi sırtımda yük gibi, biraz azaltmak nasıl mümkün olur ve bana nasıl hissettirir?

Saygı, -respicere- bir şeye bakmak demekmiş. Bir insanı olduğu gibi görebilme yetisi, onu özgün bireyselliği içinde farkedebilmek. Diğer kişinin dilediğince büyüyüp gelişmesine duyulan ilgi.

''Kendime saygı duyuyor muyum?'' sorusunu soralım burada da. Kendini özgün bireyselliğin içinde fark edebiliyor musun? Yoksa devamlı olarak kendinle ilgili bir şeyleri değiştirmek,düzeltmek çabası içinde misin? Bu çaba somut olarak bir eyleme dönüşmüyorken de zihnin bunlar mı meşgul?
 ''Bi 5 kilo versem, azıcık da dişimi sıkıp karın çalışsam fotoğraflarda böyle çıkmam. Herkesin kolu ne kadar estetik çıkıyor, bi benimki sanki fotoşopla eklenmiş ayrı bir parça gibi. Ben iki kişinin arasında biraz da arkada durayım da grup içinde çok sırıtmayayım.'' Buralarda saygıdan eser yok.. Yalnızca sömürü var. Sadece varolduğumuz için olan neşenin, sevecenliğin sömürüsü var. Kendimize bizzat seçerek sardığımız kara tüller var. Bunun üzerine bir de hoş olmayan duyguları çevremizdeki insanların bize tavırlarıyla, sürekli değişen olaylarla ilişkilendirmeyi öğrenmişiz ve kutu iyice kilitlenmiş. Biz de kendimize arkamızı dönüp gitmişiz. Beni bırakıp nereye gidiyorsun ben?

Bir ya da birkaç kaza olmuş, yaralanmış olabiliriz. Gidelim o kaza alanına, alalım elimize kara kutumuzu. Sakin bir köşede içinden ne çıkacak diye korkmadan yavaşça açalım kilidi. Anahtar elimizde şefkat, sevgi ve kendimize duyduğumuz saygı. Tek tek deneyelim bunları sabırla. Kutu açıldıktan sonra bir kez daha hatırlayalım,saygı bakmak demekti ne varsa ona bakmak. Sevgi de etken ilgiydi.Ne varsa olduğu gibi,yargılamadan bakalım, ilgilenelim kutumuzda olanlarla. Merak ediyorum, çok merak ediyorum her birimizin kendini gerçekten sarabildiği bir yaşamı.

 Kendimi her sarıp iyi hissettiğimde şöyle diyorum, benim iyiliğim bütünün iyiliği. Bugün birine bu hal ile iyi günler dileyeceğim. Buradan yola çıkarak da bugün dünya için yapabileceğimiz en pratik ve ulaşılabilir şeyin kendi elimizden tutmak olduğunu düşünüyorum.

İyi günler <3
Sevgiyle,Ezgi.





Yorumlar

  1. "Benim iyiliğim bütünün iyiliği" ...Cok güzel yazmışsın Ezgicim. Bir dönem Nil Karaibrahimgil'in gazete yazısını okumak için her hafta başında heyecanlanırdım. Çünkü pozitifliği iyi gelirdi.. Senin yazıların da insana iyi geliyor. Şimdi artık her pazartesi "Ezgi Pazartesisi" :)
    Sarı Kiraz, sevgiler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

1.sınıfa başlayacak çocukların daha rahat bir ilk yıl deneyimi için duyusal oyun tavsiyeleri

Az pirinçli sütlaç gibi hissetme tarifi

NöroYoga ve Duyusal Sistem